Türü: Tarihi Aşk Romanı
Çevirmen: Mehmet Eruluç
Etiket Fiyatı: 22 TL
Sayfa Sayısı: 432
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Tatilimde bana eşlik eden hoş bir kitaptı aslında hoştan da öte güzeldi. Bir tarihi aşk romanı yine ara verdiğim bir türdü ama kesinlikle okumaya da devam ettiğim tür. Günümüz aşk romanlarını okumayı pek sevmiyorum ama tarihi aşk romanları farklı ne zaman elime bir tane alıp okusam bitirdikten sonra mutlu oluyorum.
Kitabımıza gelirsek kendimde bir şey farkettim ben denizcilere bayılıyorum özellikle de egzotik korsanlara. Bu türde daha önce de kitaplar okumuştum ve kesinlikle favorilerim arasına o hoş denizciler girmişti.
Her ne kadar denizden korksam ve bir geminin içinde okyanusun ortasında kalmayı bile düşününce kalbim sıkışsa da yine de eski zamanlardaki denizciler bana çekici geliyor.
Kitap o denizde yıllarını harcamış bir adamın vahşiliğini ( diyebilirim sanırım ) ve o sevdiğimiz eski lordların karakterini almış bir güzel harmanlamış olan bir erkek karakterimizin etrafında dönüyor. Tabiki de kadın karakterimiz de var ama ben sanırım Steven a vuruldum.
Kurgusu çok güzel çok akıcıydı sıkılmadım hiç okurken , aha daha neler olacak modunda okudum sürekli kitabı. Bahsettiğim gibi erkek karakteri seviyorum, aslında klasik şu içine kapalı karakterlerden.
Steven Ashford annesi bir kızıldereli babası ise ingiliz soylusu olan bir karakter. Annesi babası ölüyor . Babasıda ailenin küçük oğlu olduğu için ünvanlada sıkıntısı yok 10 yaşında İngiltere yi terk edip annesinin kökenlerinin olduğu yere yani Amerika ya gidiyor. Orada çeşitli işler yaparak yolsuzluk yapan, kanun dışında işler yapan insanları yakalayan bir denizciye dönüşüyor işte yine böyle bir iş sırasında kılık değiştirmiş bir şekildeyken bizim asi asil leydimiz Valerie Monroe yla tanışıp hayatı altüst oluyor.
Valerie Monroe sevgisiz bir babaya sahip bir kız. Sürekli onun ilgisini çekmek adına sosyete de hoş karşılanmayacak tavırlarda bulunuyor artık bir süre sonra işler çığırından çıkıp adını bir skandala karıştırınca babası kızcağızımızı Amerika ya yolluyor. Steven ile de Amerika da ki esaretinden dönerken tanışıyorlar tek farkı onun tanıdığı adam bir Papaz. Yanlış okumadınız a dostlar bir Papaz.
Kurgunun güzelliğini görüyor musunuz. Bu sadece başlangıç tabi ki asıl olay İngiltere de geçiyor. Neden 1 puan kırdığıma gelirsek ben Valerie yi çok cüretkar buldum. Fazla cüretkar, asi kadınları seviyorum özellikle tarihi aşk romanlarında ama benim sevdiğim asilik özellikle o dönemlerde kadınların güzel elbiseler giyip balolarda gezen tipler olduğunu düşünürsek ben beyinleriyle öne çıkan haddi olmayan konularda yorum yapabilen o kadınları seviyorum . Valerie ise hem beynini hemde bedenini kullanan bir kadın bazı zamanlarda ise bedenini fazla kullanıyor çünkü buna alışmış ve bunun doğru olduğuna inanan bir kadın karakter o yüzden bu benim puanımı eksiltti.
Aşk, ölümsüzlük ve kaybedişin dramatik hikâyesi.
.jpg)
